Minik Pati, yardıma gereksinimi olan evcil hayvanların sahiplendirilmesi düşüncesiyle yapılmıştır. Sokakta da olsa, tehlikelerden uzak biçimde, sağlıklı olarak yaşayabilen hayvanların ilanları sitede yayınlanmaz. İlan sahibi, veteriner, konaklama, aşı parası gibi adlar altında, alıcıdan ücret talep edemez.

Pati Dostları

Özgür Kıbrıs ve Memiş (28/12/2006)

Ekşisözlük'ten

* Gayet bakımlı, şirin ve bir o kadar da utanmaz hayvan. Öyle ki Erdal İnönü ders verirken içeri girip yanına kadar umursamazca sokulmuş, onun da durumu fark etmesiyle salon kahkahadan inlemiştir. Güvenlik (!) tarafından dışarı çıkarılmış lakin hayvan yılmamıştır. "kediyi izleyin ara sıra da beni dinleyin" şeklinde bir yanıt gelmiştir kendisinden.



* Kendisi “games of strategies” dersinin hocası Özgür Kıbrıs’ın kedisi olup adı Memiş’tir. O güzel kediye neden Memiş adının verildiği tartışılması gereken ayrı bir konudur. Kafasına göre istediği derslere girmektedir, kapıdan kovsanız pencereden girer. Ayrıca belirtilmeden geçilmemelidir; bu kedi kapı açabilmektedir, gözlerimle şahit oldum.

* 19 Aralık 2002 perşembe günü sabah saat 9.30 sularında “yaşasın sonunda bizim amfiye de geldi” diye ayrı bir sevdiğim, girdiği derse renk getiren sevimli, yaramaz yaratık…

* Bu kedi Halil Berktay 1917 Ekim Devrimi'ni anlatırken amfiye girmiş ve Halil Berktay: "here comes the counter revolutionist!"diyerek noktayı koymuştur.


Bu alıntılar Ekşi Sözlük'te aşağıda hikâyesini okuyacağınız Memiş için yazılmış. Memiş bugüne kadar tanıdığım en ilginç kedilerden biri. O, Sabancı Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan sevgili Özgür Kıbrıs ve eşi Arzu Kıbrıs’ın kedisi, aynı zamanda Fatoş’un abisi.



Tombul mu tombul bir göbeğe, upuzun herkesi kendine âşık edebilecek kadar güzel pofur pofur tüylere sahip. Birçok kediye nazaran sizi daha ilk gördüğünde kucağınıza çıkıp kendini sevdirecek kadar sosyal, sevgi tutkunu bir kedi. Onun bu halleri sadece bizim değil tüm Sabancı Üniversitesindekilerin dikkatini çekmiş ve işte onun için böyle yazılar yazılmış. Memiş sevimliliği ile kısa zamanda okulun efsanesi olmuş, öğretim görevlisinden, öğrencisine birçok hayranı var.

Memiş ve ailesini biraz daha yakından tanımak istedik ve Minik Pati olarak bu hafta onların hayatına konuk olduk.

- Özgür Bey bize biraz kendinizden ve kedilerinizden bahsedebilir misiniz?

Arzu ve ben 2001 sonbaharında İstanbul’a geldik. Ben o zamandan beri Sabancı Üniversitesinde öğretim üyesiyim. Eşim de önce birkaç yıl çalıştı, şimdi de Sabancı Üniversitesinde doktora yapıyor. 2001 den önce yaşadığımız yerler kedi beslemeye uygun olmadığından kedimiz olmamıştı. İstanbul’a geldikten sonra Çevre ve Sokak Hayvanlarını Koruma Derneğine gidip iki kedi yavrusu aldık. Oraya giderken planımız aslında bir kedi yavrusu almaktı. Ama oradakiler bizi iki kedinin bir taneden çok daha iyi olduğuna ikna etti :) Biz de o gün, sonradan Memiş ve Kudüm adını verdiğimiz, biri erkek diğeri dişi iki yavru ile eve döndük.

İlk günden itibaren Memiş ve Kudüm kucak kucağa büyüdüler. Geçen zamanla Memiş kılkuyruk bir sarı oğlandan, bol tüylü, tilki kuyruklu hafif tombul bir delikanlıya dönüştü. Kudüm de beyaz üstüne siyah-sarı lekeli güzel bir kız oldu.



Kampüste yaşadığımızdan, bir yaştan sonra ikisini de güvenle sokağa bırakmaya başladık. (Aslında o iş de çok kolay olmadı. Önceleri sokağa hep beraber çıkıyorduk, telle çevrili bir çocuk bahçesinde oynuyorduk. Sonraları onlar yavaş yavaş bizden uzaklaşmaya başladılar). Her gün ikisi sokakta gezip tozup, komşuların kedileri ve rastladıkları insanlar ile görüşüp eve geliyorlardı. Özellikle Memiş Kudüme çok düşkündü. Beraber sokağa çıktıklarında Kudümün peşinden hiç ayrılmaz, onu kaybederse miyav miyav ağlardı. Bir de herhalde Memiş, Kudüm kadar cesur değildi, sokakta bizsiz ve Kudüm’süz kalmaktan çok hoşlanmıyordu.

Hikâyenin bu noktası biraz keyifsiz: 2003 yılı sonbaharında Kudüm bir gün eve gelmedi. Çok aradık ama hiçbir haber alamadık. O dönem kampüste dolaşan vahşi köpeklerin saldırısına uğramış olabileceğini ya da birisinin alıp evine götürmüş olabileceğini düşündük (Tasmasında bizim adres ve telefonumuz vardı gerçi ama kim bilir.) Kudümden sonra Memişe arkadaş gelen Sofi de yaklaşık bir sene sonra aynı akıbete uğradı.

2004 senesinde tekrar Çevre ve Sokak hayvanları derneğine gidip Fatoş kızımızı aldık. Son iki senedir Memiş ve Fatoş ile beraber yaşıyoruz. Memiş ne kadar sakin munis ve iyi huylu ise, Fatoş da o kadar cadı. Memişin aksine Fatoş diğer kedilerden hiç hazzetmiyor. Memiş mutfaktaki yiyecekler ile hiç ilgilenmez iken Fatoş bulduğu her şeyi yemek istiyor, fırsat buldukça hırsızlık yapıyor. İşte böyle yaşayıp gidiyoruz.

- Memiş’in bir gününü anlatır mısınız? En çok nelerden keyif alır, sevmediği şeyler nelerdir?

Memiş de her kedi gibi bahçede kuş kovalamaktan, kucağa yatıp sevilmekten ve kedi kurabiyelerinden hoşlanır. İlgi ister, göremezse gelip bacağınızı hafifçe ısırır. Kilolu olduğundan (ve bebekliğinde akciğer hastalığı geçirdiğinden) koşmaktan çok hoşlanmaz, hemen dili dışarı sarkar. Her sabah sokağa çıkmak ister. Eğer ikimiz de evde isek, evden çok uzaklaşmadan, otlar, kuş seyreder ve bir iki saat sonra eve döner. Ama eğer birimiz evde değilsek bizi aramak için fakülte binasına gelir. (Örneğin bir sene benim ders verdiğim sınıfı öğrenmişti. Her hafta o gün ve saatte derse geliyordu.) Bizi bulmak için ortalıkta dolaşırken insanların ofislerini, sınıfları gezer, bağırır miyavlar. Bizi bulunca da çok sevinir, sonra da (pek istemeyerek de olsa) kucakta eve döner.

- Öğretim görevlileri ve öğrencilerin okulda dolaşıp derslere girip çıkan bir kediye tepkileri nasıl bunlardan bahseder misiniz?

Çok şanslıyız ki çevremizdeki çoğu insan kedileri seviyor ve Memiş bazen kendilerini rahatsız etse de ona iyi davranıyorlar. Memişin bizim kedimiz olduğunu bilenler okulda dolaşırken görürlerse bize haber veriyorlar. Bir kaç sene önce, bizim Memişi sokağa daha rahat bıraktığımız ve Memişin derslere çok girdiği dönemde insanlar bana gelip heyecanla "Memiş nihayet bizim dersimize de geldi, şöyle şöyle yaptı" diye anlatırlardı. Bir de aynı dönem insanlar Ekşi Sözlükte "Sabancı Üniversitesindeki Kedi" başlığı altında Memiş hakkında şeyler yazmaya başladılar. Hatta bana dair ilk ekşi sözlük maddesi de Memişin babası (daha doğrusu "kedi babası") diye oldu. Hala, Memiş’e ait madde sayısı benden fazladır.

- Memiş’in insanlarla ve diğer hayvanlarla diyaloğu nasıl?

Memiş ne yazık ki ne hayvanlardan ne de insanlardan korkuyor. Bir insan gördü mü yanına gidip önünde yerlerde yuvarlanıyor. O yüzden (daha önce Sofiye olduğunu tahmin ettiğimiz gibi) kötü niyetli birinin Memiş’i cins kedi sanıp götürmesinden korkuyoruz.

Son döneme kadar Memiş gördüğü köpekleri de çok merak edip, diplerine kadar gidiyordu. Ama birkaç ay önce bir köpek sürüsü tarafından kovalanıp, ben gelene kadar küçücük bir ağacın tepesinde titreşince aklı biraz başına geldi.



Kedilere gelince, belki küçüklüğünden beri değişik kedilerle evini paylaştığından, Memiş bir kedi için çok iyi huylu. Evimize misafir gelen kedilere veya komşuların kedilerine çok iyi davranıyor. Tek sevmediği kızışmış erkek kediler (Küçükken öyle bir kediden sürekli sopa yerdi).

- Evde mi yoksa dışarıda mı daha mutlu?

Sanırım ikisini de seviyor. Onun ideal dünyasında sabah iki saat dışarı çıkacak. Geri gelip bizi sevecek, yemek yiyecek, uyuyacak. Öğleden sonra tekrar dışarı çıkıp akşam yemeğine geri gelecek. Sonra da bütün gece kucakta kendisini sevdirecek. Sanırım dışarıda kendisini çok güvende hissetmiyor ama evde de bir süre sonra sıkılıyor. Dolayısıyla bir içeriyi bir dışarıyı istiyor. Bizler de onların mutlu olması için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.

- Umarız kedilerinizle uzun yıllar sağlıklı ve mutlu bir yaşamınız olur, bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.

Tüm Pati Dostları Yazıları