Minik Pati, yardıma gereksinimi olan evcil hayvanların sahiplendirilmesi düşüncesiyle yapılmıştır. Sokakta da olsa, tehlikelerden uzak biçimde, sağlıklı olarak yaşayabilen hayvanların ilanları sitede yayınlanmaz. İlan sahibi, veteriner, konaklama, aşı parası gibi adlar altında, alıcıdan ücret talep edemez.

Pati Dostları

İlker Bey ve Ailesi (06/04/2007)


Bu haftaki konuklarımız Sevgili İlker Bey, eşi Bahar Hanım, küçük bebekleri Katre ve çok sevdikleri kedileri Pusi.

Sizleri biraz tanıyabilir miyiz? Ne kadar süredir hayvanlarla birliktesiniz?

Ben 37 yaşında Satış-Pazarlama müdürüyüm. Eşim Bahar’da 33 yaşında Satış Müdürü. Sekiz aylık Katre isminde bir kızımız var. İstanbul’da yaşıyoruz. 7 seneden bu yana bizimle birlikte olan kedimiz “Pusi’’ dişi bir Sarman. Hayvanlar hayatımızda çok önemli bir yer tutuyor. Hayvanlarla birlikteliğimiz yoğun olarak kedimizi bulup eve almamızın sonrasında oldu. Daha öncede hayvan bulunca ilgilenir, severdik ama bu hale gelişimiz kedimizle birlikte yaşamaya başlayınca oluştu denilebilir.

Bahar Hanım, hamilelik döneminiz nasıl geçti biraz bahseder misiniz? Korkularınız var mıydı ya da hamileliğiniz boyunca nelere dikkat ettiniz?

Hamilelik döneminde bir sorun yaşamadık. Biz bu konuda çok okuyup, araştırdığımız için çok bilinçli bir aileyiz. Doktorlara, Veterinerlere ‘’öyle değil böyle’’ dediğimiz çok oluyor. Ama Doktorumuz olan Ümran Hanım’da çok bilinçliydi, hiçbir sorun yaşamadık. Bu nedenle ne kendimizi ne de kedimizi kısıtlamadık. Onun tüylerinin tehlikesiz, zararsız olduğunu zaten biliyorduk. İlgimizi de hiç eksik etmedik.

   

Sizce evinizdeki kediniz hamileliğiniz döneminde sizdeki değişikliği
hissetti mi tepkilerinde bir değişiklik oldu mu?


Hamilelik döneminin ortasına doğru bir bebek geleceğini hissetti kedimiz. Hatta ilginçtir bazen karnıma bakarken görüyorduk kedimizi. Ama olağan dışı bir şey olmadı. Kucakta taranma isteği devam etti. Biz de tarıyorduk kendisini. Manevi destek konusunda her zaman yanımda oldu. Azıcık üzgün görse gelip yüzümü yalar zaten.

Bebeğiniz eve geldiğinde kedinizin tepkisi ne oldu?

Bebek eve geldiğinde kıskandı ilk olarak ve bebeği yok farz etmeye çalıştı, görmemeye çalıştı. Sonra dikkat ettik ki bebeğin olduğu zamanlar salona hiç girmiyor, odasına girmiyor. Bu böyle devam etti bir süre. Kıskançlık doğal tabii. Biz de yalnız bırakmadık onu, ihmal etmedik bir sorun olmadı.

Şu anda bebeğinizle kedinizin ilişkisi nasıl, onu kıskanıyor ya da merak
ediyor mu? Bebeğiniz onun farkında mı?


Bebeğin gördüğü ilgiye karşılık o da aynı ilgiyi görmek istiyor. Ben akşamları eve geldiğimde pek pas vermezdi, şimdi ona da merhaba demem için gözümün içine bakıyor. Evdeki herkese kendisini özellikle taratıyor. Bebekte şu sıralar onun farkına vardı ve onu her gördüğünde gülüyor. Maşallah! İyiyiz yani.

 


Evde bir hayvan ile birlikte bebek büyütmenin avantajları ya da
dezavantajları nelerdir biraz bahseder misiniz? Daha çok nelere dikkat
ediyorsunuz?


Evde hayvanla beraber bebek büyütmenin zorluğu, hayvanın özgürlüğünün kısıtlanmasının getirdiği küçük sorunlar. Örneğin; bebeğin odasını geceleri kapalı tutuyoruz. Bu, kedi için anlaşılmaz bir durum. Çünkü ona da ait olan bir alan ve eskiden girdiği yere gece giremiyor. Bu nedenle kapı önünde ağladığı oluyor ama ben şimdi bu durum geçene kadar kendisini alıp tarıyorum, gönlünü alıyoruz yani. Ama sabırlı olmak lazım bu durumda. Başka hiçbir sorun yaşamadık.

Bilhassa hamilelik ya da doğum gibi konular gündeme geldiğinde, yıllardır evin gözbebeği gibi bakılan hayvanlar terk ediliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz, hiç böyle düşünceleriniz oldu mu?

Hamile kalınınca hayvanların atılması ne yazık ki bilgisizlik, cahillik ve ön yargı olayı. Ben çok yakın akrabalarımla dahi ters düşmüşümdür bu konuda. “Toxoplazma” konusunda doktorların önemli bir kısmı yanlış bilgilere sahip ya da önemsemiyorlar olayı. Toxoplazma; çiğ et yiyen hayvanlardan bulaşıyor. Evdeki hayvanda böyle bir durum yok. İkincisi aşılı zaten; onun tüyü kazak tüyü gibi. Zaten yeşilliklerden ya da yenilen çiğ etten geçme ihtimali çok yüksek. Bu ikisi iyi anlaşılmalı.

Her fırsatta anlatıyoruz, hayvanların atılması çok yanlış. Hatta evde hayvan beslemek hamile kadınlar için bu konuda da avantaj yaratıyor. Şöyle ki evde hayvan besleyenler toxoplazma’ya bağışıklık kazanmış oluyorlar. Eşim de bağışık çıktı. Sadece kedinin kumunu bayanlar değiştirmesin, yeterli bir önlem.

 

Sizce bir çocuğun hayvanlarla birlikte büyümesinin çocuğun gelişimine ne gibi katkıları olabilir, bu konuda düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Çocukların hayvan beslenen evlerde büyümesinin duygusal zekâsına yaptığı katkı bilimsel olarak kanıtlandı. Bu çocuklar daha duyarlı, duygusal ve analitik zekâlı oluyorlar. Rahmi Koç’un bir röportajını okumuştum. Boğaziçi Üniversitesi’ni dereceyle bitiren çok parlak bir mühendisi işe almışlar. Cezayir gibi bir ülkeye iş anlaşması için gitmiş. Kaldığı otelde devasa bir örümcek gördüğü için yaşadığı sorundan dolayı görevini bitirmeden gelmiş diye anlatıyordu. Yani duygusal zekâ çok önemli.

İkincisi hayvan sevmeyen insanı da, ağacı da, vatanı da sevmiyor. İstisnasız bu böyle. Çocuğun ileriki hayatında paylaşımcı, iyiliksever olması hep çocukta şekillenen bir durum. Sevgi inanılmaz bir sermaye. Acarkent Veteriner Kliniğinde bir İran Kedisi görmüştüm. Tüyleri topak topak olmuş, traş ediyorlar. “Ne olmuş” dedim? Tüyleri taranmadığı için topak olmuş, makineyle kesiyorlar. Düşünün! Altı kişinin yaşadığı villada kediyi tarayan yok. Böyle olunca da hayatın içinde sevgi falan olmuyor tabii.

Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Son olarak eklemek istediğim; eve hayvan almak bir sorumluluk. Çocuk istedi diyerek, dizide gördük diyerek eve hayvan alınmaz. En az on beş sene sürecek bir birliktelik. Haa kolay mı? Kolay. Ama düşünerek karar versinler. Eve hayvan aldınız artık onu atmak, satmak yok. Bunun vebali çok ağır. O hayvan artık avlanamaz, kendisine yer bulamaz. Hayvan alacak olanlar gitsin barınaklardan ya da ev arayan kedi-köpek sitelerinden alsınlar. Hem manevi olarak iyi bir şey yapmış olurlar, hem de hayvanları zor şartlarda işkence ederek satan pet shop’lara para kazandırmamış olurlar.

 

Biz ailecek geçtiğimiz yerlere dikkat ederiz. Çöplerde kediler varsa durur besleriz. Bazı kalabalık olan yerlerin esnafına mama çuvalı bırakmaya başladık. Şirkette arkadaşlarımızla fon oluşturduk, hem mama hem tedavi için kullanıyoruz. Zor durumdaki kedileri yer bulana kadar ofiste misafir ediyoruz. Evinde kedi bakan iki yaşlı bayana düzenli yardım ediyoruz. Hem meşakkatli hem de zevkli bir uğraş. Ama ülkemizin ve dünyamızın yaşanır bir yer olması sevgi ile mümkün. Vicdanımız bize muhtaç olanları anlamak için var. Kuyruklu meleklerle dolu bir ömür diliyorum herkese. Esen kalın.

Biz de sizlere bu keyifli söyleşi ve samimiyetiniz için teşekkür eder, mutluluklar dileriz.
 



Tüm Pati Dostları Yazıları