Pati Dostları
Çiğdem Demirci ve Beyaz’ın Hikâyesi (15/04/2007)
Çalıştığım şirketin yanındaki apartman binasının altında yan yana büfe ve kahve var. Bizim gibi şirket içinde sigara yasağı olanlar, iş yoğunluğundan bunalanlar ve karşı binada oturanlar, biraz zaman geçirmek için bu kahveye gelir. Büfeden bir şeyler alırken kedilere de salam ya da kaşar alıp önlerine koyar öyle giderdiler. Bu sokağın kedileri her hafta buradan geçen balıkçıyı bile sesinden tanıyıp daha araba sokağın başına gelince koşarak yanına gidiyorlar. Balıkçı amcaları birer parça verip yoluna devam ediyor, onlar da bir kenarda afiyetle yiyorlar. Dört ay oldu işyerimiz buraya taşınalı. Hayvan sever bir sokak olduğu için çok mutlu olduk.
Gün içerisinde bölüm müdürüm Nerma Hanım ile birlikte birkaç kere kahveye sigara içmeye ineriz. Buradaki büfenin önünde kediler için su kapları gördük ve birkaç kişinin kedileri beslemeye çalıştığını öğrendik. Bizde alışkın oldukları yere kuru mama bırakmaya başladık. İşte böyle bir gündü Beyaz’la tanışmamız. Bembeyaz tüyleri bakımsızlıktan griye dönmüş, sadece kulakları ve kuyruğu sarı renkte sokağın üç anne adayı kedisinden biriydi Beyaz. Aralarına sonradan katıldığı için ara sıra hırlaşmalar tıslamalar oluyor, Beyaz başını önüne eğip bir kenara çekilip diğerlerinin doymasını bekliyor, onlar gittikten sonra yiyordu mamasını. Çok sakin sessiz ve insan canlısı bir kedidir, içlerinde en cana yakın olanıdır Beyaz kızımız. Kendini sevdirmeyi çok sever, gelip sandalyenize sürtünüp sevgi ister. Her geleni şöyle bir süzüp eğer nazı geçtiği kişilerse, onlara sürtünür sevgi gösterisinde bulunur böylece kişiyi büfeye doğru çeker ve sonunda kaşar ya da salam aldırıp afiyetle bir kenarda yemeğini yer. Akıllı kedidir Beyaz.
Annelerden bir tanesi karşıdaki apartman bahçesinin kullanılmayan kömürlüğüne diğeri de binanın çatısında bir yere doğum yaptı birkaç hafta önce. Beyaz’ında iyice yaklaşmıştı doğumu, artık yürürken bile yavaş hareket ediyordu. Bir sabah yine Nerma Hanımla sigara içmek için aşağı indiğimizde büfenin önüne mama koyup etrafa bakındık, koşa koşa geldi diğer annelerle. Baktık ki karnı boşalmış, bebeklerini doğurmuş Beyaz kedimiz. Birkaç gün bulamadık nerede doğum yaptığını. Geliyor mamasını yiyor kendini sevdiriyor biz gidene kadar oturuyordu. Bu arada büfeye gelen birkaç kişi de artık anne olan bu üç güzel kıza süt yapsın, bebekleri iyi beslesinler diye süt kaşar vs. vermeye devam ediyordu. Herkes içten içe merak ediyordu aslında bebekleri.
Hikâyemizin bu kısmı biraz üzücü… Bir sabah bebeklerin yerini acı bir şekilde öğrendik. Yan binanın arka merdiven boşluğunda, oturanların kullanmadıkları eşyaları koyduğu yerde, içinde tahta parçaları olan bir kutunun içine doğum yapmış kızımız. Bebeklerden üç tanesi tahtaların arasında ezilmişti. Binada oturanlar apartmana yayılan kokuyu fark edip araştırınca bulmuşlar onu. Nerma Hanım binada oturan bir kişinin yardımıyla bebekleri oradan aldı. İki tanesi yaşıyordu, arka tarafta boş olan kömürlüğe bir koli bulup içine battaniye yayarak yer hazırladı. Ölen bebekleri gömdük, Beyaz üzgündü. Bu onun talihsizliğinin başlangıcıydı ama hiç birimiz henüz bunu bilmiyorduk. İlgilenmesi gereken iki bebeği daha vardı. Mamasını yiyor koşa koşa kalan iki bebeğinin yanına gidiyordu. Mama kabını diğer kedilerden ayırdık bebeklerin yakınına koyduk. Çok şirin bebekleri vardı, biri tıpkı kendisine benziyordu, gözleri yeni açıldığında dayanamayıp iki dakikacık alıp seviyorduk. Fazla ellemek istemediğimizden hemen yerine bırakıyorduk. Bize alışkın olduğu için sevmemize ses çıkarmıyordu Beyaz kedi. Hatta ne zaman bizi görse biraz ilgilenin de dolaşayım der gibi kutudan çıkıp ön tarafa gidip güneşe oturuyordu.
Bir hafta kadar bu durum böyle devam etti. Bir sabah yanımda fotoğraf makinemle geldim işe. Bebeklerin resimlerini çekip yuva aramak için ilan verecek çok güzel yuvalar bulacaktım onlara. Mama vermek için arkaya gittiğimde, korkunç manzara ile karşılaştım. Bebeklerden biri daha ölmüş diğeri kaybolmuştu. Anne ölen bebeğinin etrafında ağlıyor bizi yanına yaklaştırmıyordu. Gördüklerime inanamadım, duvara yaslanıp olduğum yerde donup kaldım. Biraz sonra kahvenin sahibi ve şirketin güvenlik görevlisi geldi yanıma. Sabah büfenin önünde çok miyavlamış Beyaz, sanki bir şeyleri anlatmak istermiş gibi. Arka tarafa gittiklerinde yerdeki cansız bebeği görmüşler, Beyaz yaklaştırmadığı için alamamışlar. Onu sakinleştirmeye çalıştım mama verdim sevdim. Ama o sürekli miyavlıyor, sanki diğer bebeğini bulmamızı istiyordu. Kalan bebek belki kurtulmuştur diye dip köşe her yere bakındık, Beyaz’da bizimle birlikte her yere bakıyordu. Bebeklerini aradığımızı anlamıştı etrafı uzun uzun kokluyordu. Ama bulamadık.
Bunu köpek mi yoksa erkek kediler mi yaptı bilmiyoruz, her ne gelmişse başlarına gece olmuştu. Mahalle sakinlerinden burada gelincik olduğunu duyduk. Gelincik farenin büyüğü imiş, bebek kedilere saldırıp parçalarmış. Ben de yeni öğrendim. Daha önce de başka yavrulara saldırmış ama yakalayamamışlar.
Beyaz çok mutsuzdu, bebeklerini kaybettiği yere baka baka miyavlıyordu. Büfe önünde kimi görse bir şeyler anlatmak istermişçesine miyavlıyordu. Yardım edeceğimizi, bebeklerini geri getirebileceğimizi ümit ederek sürekli peşimizde dolaşıyordu. Akşam olup etraf sessizleşince, diğer anneler yavrularının yanına çekiliyor, Beyaz yalnız kalınca acısı bir kat daha artıyor daha çok ağlıyordu. Çok sakin bir anneydi ve peş peşe bebeklerini kaybettiği için çok üzgündü. Eskisi gibi canlı bakmıyor, sürekli başı önüne eğik oturuyordu. Bu haline çok üzülüyorduk. Nasıl üzülmezsiniz ki? o her gün bizden yardım isteyen gözlerle bakarken elimizden bir şey gelmemesi içimizi daha da yakıyordu. Hemen annesiz bebek kedi aramaya başladım. Böylece, hem Beyaz’ın acısı hafifleyecek hem de annesiz bebekleri kurtarmış olacaktık. Memeleri sütle doluydu.
Sitenin editörü ve yıllardır tanıdığım arkadaşım Hacer‘in yardımıyla Neval Hanım’a ulaştım. Neval Hanım’da talihsiz bir olay sonucu anneleri ölen beş bebekten iki tanesini kurtarmış, yaşatmaya çalışıyordu. Neval Hanım ile telefonda iletişim kurarak bir klinikte buluşmak üzere anlaştık. Fakat hazırlıksızdık, Beyaz’ı taşıyacak bir taşıma sepetimiz yoktu. Beyaz, sokak kedisiydi, muhtemelen hayatında hiç arabaya binmemişti, panik olup arabada kendine zarar verebilirdi. Bir koli ile kucağıma alır, severek sakinleştirir öyle götürürüm diye düşündüm içimden. Koliyi aldım ona doğru gidiyordum ki; elimde koliyi görünce içinde bebeklerinin olduğunu sanıp bana doğru koşmaya başladı. Zaten ne zaman bir koli görse hemen içine girip kokluyor, oturuyor bebeklerini arıyordu. İçine girdi kutunun uzun uzun kokladı etrafı, biraz oturdu ve bekledi. Bebeklerini arıyordu Beyaz, ama yoktular. Nerma Hanımın gözleri doldu bu görüntü karşısında. Kim olsa dayanamazdı onun bu haline. “Bekle kızım, sana yeni bebekler buldum, şimdi onlara gidiyoruz” dedim Beyaz kediye. Kliniğe gittiğimizde biraz şaşırdı, kafese girince önce etrafı yadırgadı, koklamaya başladı. Veteriner hekim bebekleri getirdi. Aman Allahım o kadar miniklerdi ki göbek bağları bile duruyordu. Merakla Beyaz ne yapacak diye seyretmeye başladık. Tek tek içeri koydum bebekleri dikkatlice, bir kere kokladı ve hemen hızlı hızlı yalamaya başladı onları. Üzerlerine öyle bir kapandı ki bir an ezecek diye tedirgin oldum. Bebekler de ona doğru sokulmaya başladılar. Uzun süre onları şefkatle yaladı...
Beyaz kedinin öksüz bebekleri bu kadar çabuk kabul edeceğini beklemiyordum açıkçası. Yan kafeste duran kedilere hırlayıp tıslamaya başladı. Kendince onlardan koruyordu bebeklerini. “Bir daha benden çocuklarımı kimse alamaz” der gibiydi bakışları. Özlem gideriyordu sanki kendi çocukları ile kucaklaşmış gibi. İnsanı ağlatan bir manzaraydı ama güzel kızımızın bu hali görülmeye değerdi.
Sürekli klinikle görüşüyorduk durumları ile ilgili ve bu sabah ne yazık ki iki bebeği de kaybettiğimizi öğrendik. Bebeklerin durumu iyi değildi, anne sütü ve şefkati yeterli yetmemişti onları yaşatmaya. Beyaz kedi yine içine kapandı, ağlamaya başladı olduğu yerde. Klinik çalışanları annenin bu durumuna üzülüp çok sayıda bebek bakan bir başka annenin bebeklerinden birini altına koymuşlar Beyaz kedinin. Bugün gelen yeni bir haberle yine anneleri olmayan bir grup bebeğe daha ulaştık. Şimdi onlara sütannelik yapıyor kızımız, birkaç hafta daha kliniğin misafiri olacak ve kısırlaştırılacak. Onu ziyaret etmek isterseniz Beşiktaş’ta bulunan Yuvam Veteriner Kliniğine gidebilirsiniz. Kim bilir belki bir hayırsever bu güzelliğe âşık olur, onun ve üvey evlatlarının da çok sevileceği bir yuvası olur, ne dersiniz?
Tüm Pati Dostları Yazıları
- Mutlu Köpek Oteli
- Badik...
- Tolga Öztorun ve Hayatındaki Patiler
- Bengi Berk Babanoğlu ve Ailesi
- Okan Törün ve Terapi Köpeği Daisy
- Sultan Gülyar ve Büyükada Barınağı
- Damla Ayhan ve Hayatındaki Patiler
- Yedikule Hayvan Barınağı ve Meral OLCAY
- Bade Erguvan ve Fatih Camisi Kedileri
- Özgün Öztürk ve Yaşam Hakkına Saygı
- Büyükada Barınağı ve Özün Kanbay
- Nilgün Engin Ün ve Ailesi
- Tuzla Rehabilitasyon Merkezi
- Oskar ve Ailesi...
- Vahşi Doğa Fotoğrafçısı Süha Derbent
- Golden Retriever Sahiplerinin Pikniğinde
- Nilgün Bayram ve Hayatındaki Patiler
- İlknur Saraç ve Hayatındaki Patiler
- Atatürk ve Hayvan Sevgisi
- Sarman Kitapçı ve R. Gülşen Tatlısumak
- Pozitif Köpek Eğitmeni - Neşe Öztürk
- Nurcan Sürer ve Hayatındaki Patiler
- Eda Çakmak ve Patiş
- Hülya Yenidoğan ve Hayatındaki Patiler
- Ayhan Ege ve Hayatındaki Patiler
- Veteriner Hekim N.Gürkan Gülanber
- Kuaför Nevin Hanım ve Kedileri
- Pınar Erkum, Kedileri ve Alerji Üzerine
- Selma Yıldırım ve Köpekleri
- Merve Ezen ve Minnoş
- Çiğdem Demirci ve Beyaz’ın Hikâyesi
- İlker Bey ve Ailesi
- Filiz Seeborg, ikiz bebekleri ve kediler
- Ankara'lı Hayvan Severler
- Çakıl Hamile Koçluğu Yapıyor
- Ela, Müslüm ve Gümüş
- Deniz ve Miço
- Hamilelik ve Toksoplazma/Dr.Alper Mumcu
- Üsküdar Hayvan Barınağı
- Pati Dostu Hamile Anneler -II-
- Pati Dostu Hamile Anneler -I-
- Baran Kaya, Çakıl ve Komşuları
- Begüm Özbek ve Patileri
- Bandit ve Ailesi
- Bu bayram bir can bağışlayın...
- Özgür Kıbrıs ve Memiş
- Sema Özpekmezci ve Köpeği Badik
- Oya Önder ve Hayatındaki Patiler