Minik Pati, yardıma gereksinimi olan evcil hayvanların sahiplendirilmesi düşüncesiyle yapılmıştır. Sokakta da olsa, tehlikelerden uzak biçimde, sağlıklı olarak yaşayabilen hayvanların ilanları sitede yayınlanmaz. İlan sahibi, veteriner, konaklama, aşı parası gibi adlar altında, alıcıdan ücret talep edemez.
Pati Dostları
Ela, Müslüm ve Gümüş (28/02/2007)
Çok zor geçen hamilelik döneminden sonra hastaneye gitme vaktimiz gelmişti. Evden çıkarken Müslüm’ü ve Gümüş’ü öptüm, “size küçük bir bebişle geri döneceğim” dedim. İki günlük ayrılıktan sonra eve döndüğümüzde ev kalabalıktı. Yatak odasını kapatmışlardı ki kediler içeri girmesin. Ben yatağa yatar yatmaz Müslüm bütün akrabaların çığlıklarına aldırmadan ayakucumda yerini almıştı bile. Hatta ablam “çıkarın Müslüm’ü dışarı, bebekle aynı yerde nefes alması bile zararlı” dediğinde anladım ki mücadele bitmemiş, hatta yeni başlıyor. Ela’yı gelip kokladı oğluşum, hiç umurunda olmadı. Gümüş ise misafirler gidene kadar dolabın üstünden inmedi. Ela’nın ağlamalarını pek sevmedi sadece. İlerleyen günlerde Müslüm “yaramaz olan” eldivenin içinde kımıldayan Ela’nın minicik ellerini merak etti birkaç kez, gösterip koklatınca onun da merakı gitti.
En çok kavga sebebimiz Ela’nın mis kokan yatağına girip yatmak istemeleri oldu, savaşı ben kaybettim tabi. Kediciklerimize muhalefet son hızla devam ederken Ela iki aylık olduğunda mikrop kaptı ve akrabalarımız tabiî ki coştu. Sonra doktorlar asla kediler yüzünden olmadığını, mikrobu insanlardan kaptığını söylediler. On bir günlük hastane maceramız neticesinde evimiz bir ay insanlara kapatıldı ve bir süre herkes sustu.
Beni en çok korkutan dönem emekleme zamanıydı. Bizimkiler koşturmayı çok seviyorlar, üzerinden atlarlar mı diye çok korktum. Kedilerimiz Ela doğduğundan beri uyku saatlerini tam tersimiz olarak ayarladılar, yani gece dolaşıp gündüz uyuyorlar, Ela ortadayken de hep uyuyorlardı. Hiç bir sorun yaşamadık bu konuda. Kediler sanırım köpekler kadar çok sahiplenmiyorlar bebişleri. Bizimkilerin de öyle umurlarında değil ama Ela’ya karşı çok dikkatliler.
Ela şimdilerde çok sevmek istiyor onları ama bizimkiler kaçıyor. Sanırım tehlikeli buluyorlar onu. Ela doğduğundan beri kedilerimizin farkında, ilk söylediği kelimelerden biri ”momo” oldu. Kendince isim takmıştı onlara. Kızımın 1,5 yaşına kadar geceleri ağlama nöbetleri oluyordu, yarım saat boyunca susturamıyorduk. Ela’yı susturan tek şey kedilerimiz oluyordu. Onlara bakıp koşturmalarına, oyunlarına, kavgalarına, gülüyordu. Şimdilerde biz gezmedeyken Ela’yı eve geri götürmeye ikna etmenin tek yolu “hadi kızım momolar bizi bekliyor” demek.
Beraber yürüyüşe çıkarken mama alıyoruz yanımıza, yolda gördüğümüz kedilere vermezsek kıyamet kopuyor “Momo, mama!!!” şeklinde. Biz kedilerimize nasıl davranıyorsak Ela’da öyle davranıyor.
Müslüm’ün bir adı daha var Ela için “oluumm”
Ela’yla tek kavgamız momoların kuyrukları konusunda, bu durum babasıyla beni çıldırtıyor. Kim demiş kediler köpekler kadar çocuk sevmez diye, Ela ne kadar sabırlarını taşırırsa taşırsın asla pati atmıyorlar ya da kıhlamıyorlar. Ela iki yaşına geldi, tek vukuatımız Müslüm’le top paylaşmadıklarında oldu.
Ela tek çocuk olduğu için, en yakın arkadaşları Müslüm ve Gümüş. O küçük toplarını atıyor kalecimiz Müslüm yakalıyor, sonra Ela tekrar alıyor ve atıyor. Kahkahaları tahmin bile edemezsiniz. Gümüş’le de kovalamaca oynuyoruz. Gümüş bizi pek kovalamıyor ama Ela’ya öyle geliyor sanırım, çok gülüyor ve kaçıyor.
Kızım momolarını dişlerini sıka sıka seviyor, “momommm, canıııım” diyor. Kedilerimiz arada bir Ela’nın kafalarını okşamasına izin veriyorlar, fakat Ela bir süre sonra kulaklara doğru incelemeye geçince bizimkiler kaçıyorlar.
Çok mutluyum kızıma böyle bir sevgiyi aşıladığım için.
Sevgili Derya Hanım’a bu güzel söyleşi için çok teşekkür ederiz.
En çok kavga sebebimiz Ela’nın mis kokan yatağına girip yatmak istemeleri oldu, savaşı ben kaybettim tabi. Kediciklerimize muhalefet son hızla devam ederken Ela iki aylık olduğunda mikrop kaptı ve akrabalarımız tabiî ki coştu. Sonra doktorlar asla kediler yüzünden olmadığını, mikrobu insanlardan kaptığını söylediler. On bir günlük hastane maceramız neticesinde evimiz bir ay insanlara kapatıldı ve bir süre herkes sustu.
Beni en çok korkutan dönem emekleme zamanıydı. Bizimkiler koşturmayı çok seviyorlar, üzerinden atlarlar mı diye çok korktum. Kedilerimiz Ela doğduğundan beri uyku saatlerini tam tersimiz olarak ayarladılar, yani gece dolaşıp gündüz uyuyorlar, Ela ortadayken de hep uyuyorlardı. Hiç bir sorun yaşamadık bu konuda. Kediler sanırım köpekler kadar çok sahiplenmiyorlar bebişleri. Bizimkilerin de öyle umurlarında değil ama Ela’ya karşı çok dikkatliler.
Ela şimdilerde çok sevmek istiyor onları ama bizimkiler kaçıyor. Sanırım tehlikeli buluyorlar onu. Ela doğduğundan beri kedilerimizin farkında, ilk söylediği kelimelerden biri ”momo” oldu. Kendince isim takmıştı onlara. Kızımın 1,5 yaşına kadar geceleri ağlama nöbetleri oluyordu, yarım saat boyunca susturamıyorduk. Ela’yı susturan tek şey kedilerimiz oluyordu. Onlara bakıp koşturmalarına, oyunlarına, kavgalarına, gülüyordu. Şimdilerde biz gezmedeyken Ela’yı eve geri götürmeye ikna etmenin tek yolu “hadi kızım momolar bizi bekliyor” demek.
Beraber yürüyüşe çıkarken mama alıyoruz yanımıza, yolda gördüğümüz kedilere vermezsek kıyamet kopuyor “Momo, mama!!!” şeklinde. Biz kedilerimize nasıl davranıyorsak Ela’da öyle davranıyor.
Müslüm’ün bir adı daha var Ela için “oluumm”
Ela’yla tek kavgamız momoların kuyrukları konusunda, bu durum babasıyla beni çıldırtıyor. Kim demiş kediler köpekler kadar çocuk sevmez diye, Ela ne kadar sabırlarını taşırırsa taşırsın asla pati atmıyorlar ya da kıhlamıyorlar. Ela iki yaşına geldi, tek vukuatımız Müslüm’le top paylaşmadıklarında oldu.
Ela tek çocuk olduğu için, en yakın arkadaşları Müslüm ve Gümüş. O küçük toplarını atıyor kalecimiz Müslüm yakalıyor, sonra Ela tekrar alıyor ve atıyor. Kahkahaları tahmin bile edemezsiniz. Gümüş’le de kovalamaca oynuyoruz. Gümüş bizi pek kovalamıyor ama Ela’ya öyle geliyor sanırım, çok gülüyor ve kaçıyor.
Kızım momolarını dişlerini sıka sıka seviyor, “momommm, canıııım” diyor. Kedilerimiz arada bir Ela’nın kafalarını okşamasına izin veriyorlar, fakat Ela bir süre sonra kulaklara doğru incelemeye geçince bizimkiler kaçıyorlar.
Çok mutluyum kızıma böyle bir sevgiyi aşıladığım için.
Sevgili Derya Hanım’a bu güzel söyleşi için çok teşekkür ederiz.
Tüm Pati Dostları Yazıları
- Mutlu Köpek Oteli
- Badik...
- Tolga Öztorun ve Hayatındaki Patiler
- Bengi Berk Babanoğlu ve Ailesi
- Okan Törün ve Terapi Köpeği Daisy
- Sultan Gülyar ve Büyükada Barınağı
- Damla Ayhan ve Hayatındaki Patiler
- Yedikule Hayvan Barınağı ve Meral OLCAY
- Bade Erguvan ve Fatih Camisi Kedileri
- Özgün Öztürk ve Yaşam Hakkına Saygı
- Büyükada Barınağı ve Özün Kanbay
- Nilgün Engin Ün ve Ailesi
- Tuzla Rehabilitasyon Merkezi
- Oskar ve Ailesi...
- Vahşi Doğa Fotoğrafçısı Süha Derbent
- Golden Retriever Sahiplerinin Pikniğinde
- Nilgün Bayram ve Hayatındaki Patiler
- İlknur Saraç ve Hayatındaki Patiler
- Atatürk ve Hayvan Sevgisi
- Sarman Kitapçı ve R. Gülşen Tatlısumak
- Pozitif Köpek Eğitmeni - Neşe Öztürk
- Nurcan Sürer ve Hayatındaki Patiler
- Eda Çakmak ve Patiş
- Hülya Yenidoğan ve Hayatındaki Patiler
- Ayhan Ege ve Hayatındaki Patiler
- Veteriner Hekim N.Gürkan Gülanber
- Kuaför Nevin Hanım ve Kedileri
- Pınar Erkum, Kedileri ve Alerji Üzerine
- Selma Yıldırım ve Köpekleri
- Merve Ezen ve Minnoş
- Çiğdem Demirci ve Beyaz’ın Hikâyesi
- İlker Bey ve Ailesi
- Filiz Seeborg, ikiz bebekleri ve kediler
- Ankara'lı Hayvan Severler
- Çakıl Hamile Koçluğu Yapıyor
- Ela, Müslüm ve Gümüş
- Deniz ve Miço
- Hamilelik ve Toksoplazma/Dr.Alper Mumcu
- Üsküdar Hayvan Barınağı
- Pati Dostu Hamile Anneler -II-
- Pati Dostu Hamile Anneler -I-
- Baran Kaya, Çakıl ve Komşuları
- Begüm Özbek ve Patileri
- Bandit ve Ailesi
- Bu bayram bir can bağışlayın...
- Özgür Kıbrıs ve Memiş
- Sema Özpekmezci ve Köpeği Badik
- Oya Önder ve Hayatındaki Patiler