Minik Pati, yardıma gereksinimi olan evcil hayvanların sahiplendirilmesi düşüncesiyle yapılmıştır. Sokakta da olsa, tehlikelerden uzak biçimde, sağlıklı olarak yaşayabilen hayvanların ilanları sitede yayınlanmaz. İlan sahibi, veteriner, konaklama, aşı parası gibi adlar altında, alıcıdan ücret talep edemez.
Pati Dostları
Oya Önder ve Hayatındaki Patiler (12/12/2006)
Toplumumuzdaki çoğu ailede olduğu gibi ben de hayvanların dost olmadığına şartlandırılarak büyütülmüştüm. Annem her zaman tembih ederdi. Sakın hiçbir hayvana dokunma, görünce yolunu değiştir diye… Zaten o zamanlar evinde de kedi, köpek, kuş besleyen pek olmadığı için bizlerin çocukluğumuzda hayvanlarla arkadaş olabilme şansımız çok azdı. Hele hele bir hayvan tarafından bir yerimize bir şey olacak olsa, üstüne birde annemizden dayak yerdik.
20'li yaşlarımda tanıştığım şu andaki eşim Selçuk Önder'in tek çocuk olması, ailesinin bu konuya daha ılımlı yaklaşması nedeniyle hayvanlar konusunda son derece duyarlı, bilgili ve aşırı ilgili olması benim de bu konuda düşünmeme neden oldu. Çünkü Selçuk, sokakta, lokantada, dağda, bayırda gördüğümüz tüm küçük ve büyük baş hayvanları kucaklar severdi. Bendeki bu sevgi işte böyle başladı ve sonunda boynuz kulağı geçti…
İlk önceleri yakınlaşmalar başladı, daha sonra parmak ve el temasları geldi, sonra bana aslan ve kaplan kadar büyük gözüken kedi minnoşlar kucağıma tırmanmaya başladılar ve bu benim çok ama çok hoşuma gitti ama buna rağmen korkudan hala ödüm kopuyordu. En sonunda bende köpeklere karşı acıma ve sevgiyle karışık bir tutku başladı. Onların gözlerine baktığım anda ne çok şey anlatmak istediklerini ama anlatamadıklarını gördüm. Tabii ki bunlar hemen olmadı yaklaşık bir on yılımı aldı. 1988 yılında doğan kızım Can çok şanslı olarak hayvan delisi bir baba ve deli olmak üzere olan bir anne ile büyüdü, 19 yaşında olmasına rağmen hala bizleri kedileriniz, köpekleriniz benden önce geliyor, onları daha çok seviyorsunuz diye şaka da olsa suçlar, ama yine de sokaklarda bulduğu yavruları kucağına alıp eve getirmekten çekinmez.
Şu anda 51 yaşındayım ve kendimi hayvan sever, hayvan bakar, hayvan doyurur, hayvan iyileştirir diye yani artık sayılarımızın günden güne çoğaldığı her yerde rastladığımız hayvan dostu diye adlandırabiliyorum. Büyük bir Holding'de 33 yıldır Yönetici Asistanı olarak çalışıyorum ve son yıllarda artık yemek saatlerimde doğru dürüst masada oturamaz oldum, arkadaşlarım benim yanımdan kaçmaya başladılar, çünkü yedikleri yemeklerde lokmalarını sayar oldum. Hadi Suna teyzesi sen artık çok doydun, hadi Sevim teyzesi bu da senden olsun, Ayfer teyzesi, Ayşe teyzesi, Asuman teyzesi, Nazmiye teyzesi derken arkadaşlarımın lokmaları boğazında kalır oldu, neden efendim ben akşam eve dönerken sokakta beni bekleyen köpeklerimi ve kedilerimi doyurmak zorundayım, yoksa o gün benim için kayıp bir gün olur. Hele hele köpeciklerin ve kediciklerin sevdikleri bir yemek çıkarsa, yanımda çalışan lise strajiyerleri arasında yarışma düzenliyorum, en çok yemek toplayana hediye veriyorum. Nasıl ama beni beğeniyor musunuz ???
Evimizde kedilerimizle çok ama çok mutluyuz. Mahallemizdeki kedilerin çoğunu kısırlaştırdık, yavruları da sahiplendirdik. Ramazan ayında oruç tutamadım ama 1 kedi, iki köpek sahiplendirdim bu da bana korkunç bir huzur verdi. Evdeki ve mahalledeki dostlarımıza hazır mama veriyoruz, diğer sokaktakilere de şirketten götürdüklerimi veya evden arttırabildiklerimi veriyorum, sanki onların karnı doyunca çocuğumun da karnı doymuş gibi hissediyorum. Ayrıca ilaç şirketinde çalışmam dolayısıyla bunu bir avantaj olarak kullanıp, numune ve miadı dolmak üzere olan toplayabildiğim ilaçları barınaklara veya muhtaç kişilere gönderiyorum. Çevremde hayvanlarla ilgili herhangi bir olayda hemen bana haber veriyorlar, burada bir nevi hayvanların Güzin Ablası gibiyim. Son olarak kedi saldırısına uğramış bir güvercini bir aydır evimde bakıyorum tabii ki kilit altında… Bütün dileğim benim gibi bizler gibi insanların çoğalması ve bu yükü paylaşması, çünkü günümüz şartlarında ve İstanbul gibi büyük bir şehirde biz insanların olduğu kadar, gariban hayvanların da işleri çok zor, hatta daha da zor canlarım benim.
Yukarıda, bundan seneler önce ilk defa bir köpeği tutma cesaretimi zafer kazanmış gibi gösteriyorum. Ayrıca eşim Selçuk bana bir kuzu sevdiriyor. Diğer fotoğraflarda da kızıma ödüm patlayarak köpekleri sevdiriyorum.
Tüm hayvan dostlarını çok seviyor, gerçekten takdir ediyorum. Bence hayvanlarla dost olmayan, insanlarla da olamaz ve bu dünyada onlar olmasaydı yaşamımız eksik kalırdı.
Oya Önder
20'li yaşlarımda tanıştığım şu andaki eşim Selçuk Önder'in tek çocuk olması, ailesinin bu konuya daha ılımlı yaklaşması nedeniyle hayvanlar konusunda son derece duyarlı, bilgili ve aşırı ilgili olması benim de bu konuda düşünmeme neden oldu. Çünkü Selçuk, sokakta, lokantada, dağda, bayırda gördüğümüz tüm küçük ve büyük baş hayvanları kucaklar severdi. Bendeki bu sevgi işte böyle başladı ve sonunda boynuz kulağı geçti…
İlk önceleri yakınlaşmalar başladı, daha sonra parmak ve el temasları geldi, sonra bana aslan ve kaplan kadar büyük gözüken kedi minnoşlar kucağıma tırmanmaya başladılar ve bu benim çok ama çok hoşuma gitti ama buna rağmen korkudan hala ödüm kopuyordu. En sonunda bende köpeklere karşı acıma ve sevgiyle karışık bir tutku başladı. Onların gözlerine baktığım anda ne çok şey anlatmak istediklerini ama anlatamadıklarını gördüm. Tabii ki bunlar hemen olmadı yaklaşık bir on yılımı aldı. 1988 yılında doğan kızım Can çok şanslı olarak hayvan delisi bir baba ve deli olmak üzere olan bir anne ile büyüdü, 19 yaşında olmasına rağmen hala bizleri kedileriniz, köpekleriniz benden önce geliyor, onları daha çok seviyorsunuz diye şaka da olsa suçlar, ama yine de sokaklarda bulduğu yavruları kucağına alıp eve getirmekten çekinmez.
Şu anda 51 yaşındayım ve kendimi hayvan sever, hayvan bakar, hayvan doyurur, hayvan iyileştirir diye yani artık sayılarımızın günden güne çoğaldığı her yerde rastladığımız hayvan dostu diye adlandırabiliyorum. Büyük bir Holding'de 33 yıldır Yönetici Asistanı olarak çalışıyorum ve son yıllarda artık yemek saatlerimde doğru dürüst masada oturamaz oldum, arkadaşlarım benim yanımdan kaçmaya başladılar, çünkü yedikleri yemeklerde lokmalarını sayar oldum. Hadi Suna teyzesi sen artık çok doydun, hadi Sevim teyzesi bu da senden olsun, Ayfer teyzesi, Ayşe teyzesi, Asuman teyzesi, Nazmiye teyzesi derken arkadaşlarımın lokmaları boğazında kalır oldu, neden efendim ben akşam eve dönerken sokakta beni bekleyen köpeklerimi ve kedilerimi doyurmak zorundayım, yoksa o gün benim için kayıp bir gün olur. Hele hele köpeciklerin ve kediciklerin sevdikleri bir yemek çıkarsa, yanımda çalışan lise strajiyerleri arasında yarışma düzenliyorum, en çok yemek toplayana hediye veriyorum. Nasıl ama beni beğeniyor musunuz ???
Evimizde kedilerimizle çok ama çok mutluyuz. Mahallemizdeki kedilerin çoğunu kısırlaştırdık, yavruları da sahiplendirdik. Ramazan ayında oruç tutamadım ama 1 kedi, iki köpek sahiplendirdim bu da bana korkunç bir huzur verdi. Evdeki ve mahalledeki dostlarımıza hazır mama veriyoruz, diğer sokaktakilere de şirketten götürdüklerimi veya evden arttırabildiklerimi veriyorum, sanki onların karnı doyunca çocuğumun da karnı doymuş gibi hissediyorum. Ayrıca ilaç şirketinde çalışmam dolayısıyla bunu bir avantaj olarak kullanıp, numune ve miadı dolmak üzere olan toplayabildiğim ilaçları barınaklara veya muhtaç kişilere gönderiyorum. Çevremde hayvanlarla ilgili herhangi bir olayda hemen bana haber veriyorlar, burada bir nevi hayvanların Güzin Ablası gibiyim. Son olarak kedi saldırısına uğramış bir güvercini bir aydır evimde bakıyorum tabii ki kilit altında… Bütün dileğim benim gibi bizler gibi insanların çoğalması ve bu yükü paylaşması, çünkü günümüz şartlarında ve İstanbul gibi büyük bir şehirde biz insanların olduğu kadar, gariban hayvanların da işleri çok zor, hatta daha da zor canlarım benim.
Yukarıda, bundan seneler önce ilk defa bir köpeği tutma cesaretimi zafer kazanmış gibi gösteriyorum. Ayrıca eşim Selçuk bana bir kuzu sevdiriyor. Diğer fotoğraflarda da kızıma ödüm patlayarak köpekleri sevdiriyorum.
Tüm hayvan dostlarını çok seviyor, gerçekten takdir ediyorum. Bence hayvanlarla dost olmayan, insanlarla da olamaz ve bu dünyada onlar olmasaydı yaşamımız eksik kalırdı.
Oya Önder
Tüm Pati Dostları Yazıları
- Mutlu Köpek Oteli
- Badik...
- Tolga Öztorun ve Hayatındaki Patiler
- Bengi Berk Babanoğlu ve Ailesi
- Okan Törün ve Terapi Köpeği Daisy
- Sultan Gülyar ve Büyükada Barınağı
- Damla Ayhan ve Hayatındaki Patiler
- Yedikule Hayvan Barınağı ve Meral OLCAY
- Bade Erguvan ve Fatih Camisi Kedileri
- Özgün Öztürk ve Yaşam Hakkına Saygı
- Büyükada Barınağı ve Özün Kanbay
- Nilgün Engin Ün ve Ailesi
- Tuzla Rehabilitasyon Merkezi
- Oskar ve Ailesi...
- Vahşi Doğa Fotoğrafçısı Süha Derbent
- Golden Retriever Sahiplerinin Pikniğinde
- Nilgün Bayram ve Hayatındaki Patiler
- İlknur Saraç ve Hayatındaki Patiler
- Atatürk ve Hayvan Sevgisi
- Sarman Kitapçı ve R. Gülşen Tatlısumak
- Pozitif Köpek Eğitmeni - Neşe Öztürk
- Nurcan Sürer ve Hayatındaki Patiler
- Eda Çakmak ve Patiş
- Hülya Yenidoğan ve Hayatındaki Patiler
- Ayhan Ege ve Hayatındaki Patiler
- Veteriner Hekim N.Gürkan Gülanber
- Kuaför Nevin Hanım ve Kedileri
- Pınar Erkum, Kedileri ve Alerji Üzerine
- Selma Yıldırım ve Köpekleri
- Merve Ezen ve Minnoş
- Çiğdem Demirci ve Beyaz’ın Hikâyesi
- İlker Bey ve Ailesi
- Filiz Seeborg, ikiz bebekleri ve kediler
- Ankara'lı Hayvan Severler
- Çakıl Hamile Koçluğu Yapıyor
- Ela, Müslüm ve Gümüş
- Deniz ve Miço
- Hamilelik ve Toksoplazma/Dr.Alper Mumcu
- Üsküdar Hayvan Barınağı
- Pati Dostu Hamile Anneler -II-
- Pati Dostu Hamile Anneler -I-
- Baran Kaya, Çakıl ve Komşuları
- Begüm Özbek ve Patileri
- Bandit ve Ailesi
- Bu bayram bir can bağışlayın...
- Özgür Kıbrıs ve Memiş
- Sema Özpekmezci ve Köpeği Badik
- Oya Önder ve Hayatındaki Patiler