Minik Pati, yardıma gereksinimi olan evcil hayvanların sahiplendirilmesi düşüncesiyle yapılmıştır. Sokakta da olsa, tehlikelerden uzak biçimde, sağlıklı olarak yaşayabilen hayvanların ilanları sitede yayınlanmaz. İlan sahibi, veteriner, konaklama, aşı parası gibi adlar altında, alıcıdan ücret talep edemez.

Pati Dostları

Bengi Berk Babanoğlu ve Ailesi (06/04/2009)


Golden hayvan sahiplerinin kurduğu grupta “B” ler sürüsü olarak biliniyorlar. Baran, Budy, Bangi ve Bengi…

Bengi Berk Babanoğlu, golden grubun en eski üyelerinden birisi. Gebze’de yaklaşık 40 dönümlük bir çiftlikte ailesi, köpekleri, koyunları, kuzuları ve tavukları ile birlikte yaşıyor. Gruptan tanıdığımız birkaç ortak arkadaşımız ile bir hafta sonu kendisini çiftliğinde ziyaret ettik ve sizler için bu keyifli söyleşiyi hazırladık.

 



Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

1974 İstanbul doğumluyum, burada doğdum. Çiftlik babama aitti, kendisi hayvancılıkla uğraşıyordu. Annem burayı pek sevmediği için Fenerbahçe’de büyüdüm. Hafta sonları çiftliğe gelirdik. Şimdi yine burada yaşıyoruz. Dragos’ta bir evimiz daha var ama ömrümüzün büyük kısmı çiftlikte geçiyor, burada yaşamayı seviyoruz. Yaklaşık yirmi yıllık evliyiz, dört yaşında bir oğlumuz var, adı Baran.

Doğduğumdan beri köpeğim var, kuzularımız, atımız birçok çiftlik hayvanımız oldu. Dolayısı ile kendimi bildim bileli hayvanların içerisindeyim, onları çok seviyorum.

Şu anda çiftlikte kaç hayvan var.

Beş tane köpeğimiz beş tane de koyunumuz var. Baran, televizyonda kuzuları görmüş ve çok istemişti. Önce üç tane kuzu aldık, onlar büyüdüler ve yavruladılar. Şimdi üç koyunumuz iki tane de kuzumuz var.

Hamile kaldığınız dönemde sadece bir köpeğiniz vardı, Budy. Sonra neler oldu?

O zamanlar Dragos’taki yaklaşık 60 m2’lik evimizde yaşıyorduk. Bir arkadaşımın köpeği yeni doğum yapmıştı, yavrularından birini çok istemiştim.
 


Bangi eve geldikten hemen sonra hamile kaldığımı öğrendim. Doğumdan iki hafta öncesine kadar sahilde iki golden dolaştıran bir anne adayıydım.

Hamilelik döneminde ya da sonrasında korkularınız oldu mu?

Doktorumla bu konuyu defalarca görüşmüştüm. Hamilelik döneminden itibaren hayvanlarla beraber büyüyen çocukların bağışıklık sistemlerinin diğer çocuklara göre çok daha güçlü olduğunu söylemişti. Hamileliğim boyunca hiçbir problem yaşamadım.

Doğumdan sonra veteriner hekimimiz de odaları ayırmamam gerektiğini söylemişti. Böylece köpeklerimiz kıskançlık krizlerine girmeyecekti. Kapıları hiç kapatmadım, sadece Baran’ın bulunduğu odanın kapısına parmaklık yaptırdım, bir ay kadar böyle yaşadık. Sonra normal hayatımıza devam ettik. Köpekler hiç sorun çıkarmadılar. Bu evde yaklaşık sekiz ay geçirdikten sonra çiftliğe döndük.

Hayvanlarla birlikte büyüyen çocukların gelişimi ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?

Baran doğduğundan beri hayvanlarla ve doğayla iç içe yaşıyor. Yaşıtlarına göre çok daha sağlıklı büyüyor ve bağışıklık sistemi çok güçlü. Bu yaşına kadar grip dahil olmak üzere hiç sağlık sorunu yaşamadık. Sağlık konusu bir yana, çocuğun kişiliği üzerinde de çok fazla olumlu etkisi var. Örneğin paylaşma duygusu, sorumluk sahibi olma.
 


Baran en sevdiği yiyeceklerini ve hatta oyuncaklarını herkesle çok kolay paylaşıyor. Son derece pozitif, problemsiz bir çocuk. Köpeklerle birlikte saklambaç oynuyor, karşılıklı top oynuyorlar, hepsi çok eğleniyor.

Çiftlikte yaşamak kolay mı? Burayı nasıl idare ediyorsunuz?

Eskiden burada yaşamak daha zordu. Şuan organize sanayinin içerisinde yaşıyoruz diyebiliriz. Buradaki avantajımız arazinin çok büyük olması nedeniyle fabrikaların dibimize kadar gelmemiş olması. Burası yaklaşık 40 dönümlük bir arazi. Burada yaşamak hem bizim için hem de köpeklerimiz için çok daha kolay ama sosyal anlamda şehir merkezine uzağız, zaman zaman zorlandığımız oluyor.

Çiftlik işlerinde bize yardım eden çok iyi bir aile var, Baran doğduğundan beri onlarla beraberiz. Onlar hayvanların bakımı ile ilgileniyor, bunun dışında çiftlikte yapılması gereken her şeyi ben yapıyorum. Çiftliğin kâhyası gibiyim.
 



Karakterleri çok farklı köpekleriniz var, onların birbirleri ile iletişimleri nasıl? Burada nasıl zaman geçiriyorlar?

Öncelikle bunu söylemeliyim, dışarıdan bakıldığında hep cins hayvanları besliyormuşum gibi görünebilir ama sahip olduğum tüm hayvanların ikinci ailesiyim. Bangi hariç köpeklerimin hepsi terk edilen ve kimsenin evlat edinmek istemediği köpeklerdi. Birer tane rott, doberman ve sokak köpeği, iki tane de golden cinsi köpeğimiz var.

Köpeklerimiz burada çok mutlu. Yalnız hepsi erkek olduğu için bazen kavgalar olabiliyor. Bunun için bir sistem geliştirdik. Goldenler, Baran doğduğundan beri birlikte oldukları, daha yumuşak karakterli oldukları ve evde yaşamaya uygun hayvanlar oldukları için evde kalıyor. Diğer üç köpeğimizi eve almıyoruz, onların yuvaları evin dışında.
 


Goldenlar dışarı çıktıklarında rott ve doberman kapalı duruyor, goldenler eve girince diğerleri çıkıyor. Sokak köpeğimizin hiçbiri ile derdi yok, onun tek düşüncesi oyun oynamak. Koyunlarımızın da diğer hayvanlarla sorunu yok, arazide herkes kendi halinde takılıyor.

Onlar şanslı hayvanlar, burada kaybolma ya da hastalık kapma gibi riskleri yok. Her zaman yemekleri var, çok seviliyorlar, diledikleri gibi koşturup oynuyorlar ve her zaman sıcak yuvalarında uyuyorlar.

Çiftlikte yaşarken “bugünü asla unutamayacağım” dediğiniz bir anınız var mı?

Doğumlar beni en çok etkileyen olaylar. Koyunların hamilelik dönemi beş ay sürüyor. Koyunumuzun doğumunda iki gün boyunca başında bekledik diyebilirim. Bu duyguyu kelimelerle tarif etmem mümkün değil.
 


Sahipsiz sokak hayvanları için herhangi bir çalışmanız var mı?

Baran’ın doğumundan önce barınaklar ve sokak hayvanları için çeşitli çalışmalarım vardı. Şimdi Baran’nın küçük olması ve çiftlikteki işlerin yoğunluğu nedeniyle bu konuda çok aktif çalışamıyorum. Buradaki sokak hayvanlarının beslenmesine yardımcı oluyorum, sahiplendirme çalışmalarına elimden geldiğince katkıda bulunmaya çalışıyorum.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Özellikle hamilelik döneminde terk edilen ev hayvanları için çok üzülüyorum. Ne hamilelik döneminde ne de doğumdan sonra hayvanların kesinlikle çocuklara herhangi bir zararı yok. Bu kadar çok hayvanla bir arada yaşayan bir anne olarak bunu çok rahat söyleyebilirim.

Bir de para verip hayvan almak yerine barınaklarda veya sokaklarda çok sayıda terk edilen ev hayvanları var, önceliğin onlara verilmesi gerektiğine inanıyorum. Terk edilen bir hayvana ikinci aile olmak son derece güzel bir duygu. Ayrıca bu tür hayvanların diğerlerine göre avantajı, kesinlikle minnet duygularının çok daha yüksek olması. Sahibine daha bağlı, daha akıllı ve daha uslu oluyorlar. Belki bunun bir nedeni bir daha terk edilmeme korkusudur, kim bilir?
 




Tüm Pati Dostları Yazıları