Minik Pati, yardıma gereksinimi olan evcil hayvanların sahiplendirilmesi düşüncesiyle yapılmıştır. Sokakta da olsa, tehlikelerden uzak biçimde, sağlıklı olarak yaşayabilen hayvanların ilanları sitede yayınlanmaz. İlan sahibi, veteriner, konaklama, aşı parası gibi adlar altında, alıcıdan ücret talep edemez.

Hikayeler

28/12/2006 İlk Aşk -I-

Elvan, onu soğuk bir kış günü sokakta bulduğunda henüz bir aylık kadardı. Bir çatı katında kiraladığı küçük dairesinde yalnız oturuyordu Elvan. Üniversite son sınıfa giden kız, sokakta gördüğü ağlar gibi miyavlayan bu terkedilmiş kedi yavrusuna kıyamamış, onu kucaklayıp getirmişti eve. Sağ ön ayağının patisi bir tuhaftı bu yavrunun. Patiye dikkatlice bakınca Elvan, bu tuhaflığın bir tane fazla parmaktan geldiğini hayretle gördü.

İlk baştan ondan ürken yavrucuk daha sonraları yavaş yavaş Elvan’a alışıp, en sonunda da kızın kucağından inmez olmuştu. Bu beyaz benekli sarı erkek yavruya Kerem adını verdi Elvan. Kerem bir yıl önce vurulup ölen sevgilisinin adıydı. Aynı üniversitedede okuyan ve son sınıfa giden nişanlısı, gençler arasında çıkan bir çatışmada vurulmuştu.

Evine Elvan’ı ziyarete gelen arkadaşları da yavruyu çok seviyordu.. Bazısı, seninki onunkinden daha çok kedi adına benziyor derler ve gülüşürlerdi. Özel olarak Kerem’le oynamak için gelen arkadaşları bile vardı. Saatlerce onun soytarılıklarını izleyip eğlenirlerdi.

Birçok zamanlar kendi yemeğini unutan Elvan, evden dışarıya çıkarken kedisinin mamasını ve suyunu hiç unutmazdı. Dışarıdayken de Kerem’i özler, eve geldiğinde ilk işi onu kucağına alıp sevmek olurdu. Telaşlı olduğu bazı günler sevmeyi unuttuğunda ise Kerem gidip onun bacaklarına sürtünür tuhaf sesler çıkarırdı. Geceleri de Elvan’la Kerem aynı yatakta yatarlardı.

Aradan bir yıla yakın bir zaman geçmişti. Kerem, sevgi dolu mutlu bir yaşam sürüyordu. Bir mart günüydü, Kerem dışarıda kuşkanadı yağan karı seyrederken karşıdaki evin çatısında bir kedi gördü. Gördüğü bu tekir kedi gerçekten çok güzeldi. Boynunda tasmaya benzer bir şey, onun ucunda da mavi bir boncuk vardı. O da pencereden kendisine bakan Kerem’i görmüştü. Bakışlarından ve tavırlarından onun dişi bir kedi olduğunu anlamıştı Kerem. Yıldırım aşkı mıydı bu neydi; Kerem çarpılmıştı sanki; gidip yakından görüp tanışmak için can atıyordu mavi boncuklu dişi kediyle. Dışarı çıkabileceği hiçbir yer yoktu. Kapılar ve pencereler sıkı sıkıya kapatılmıştı bu kış gününde. Kedi güzeli seçilebilecek kadar çekici bu komşu kedisinin yanına gidemezdi Kerem. Sağ ön patisini cama yapıştırıp bir süre salladı Kerem. Karşı çatıdaki kedi de gördüm dercesine patisini salladı. Aniden çekti cama yapıştırdığı sağ ön patisini Kerem. Aklına, eve gelen herkesin bakıp güldüğü fazla parmağı gelmişti.

Elvan evine gelen arkadaşlarına onun bu fazla parmaklı patisini gösterir, görenler katıla katıla gülerlerdi. Bu patisinde bir tuhaflık olduğunu anlamıştı Kerem. Onu sallarken komşunun dişi kedisi, fazla parmaklı patisini görüp kusurunu anlamasın diye ayağını hemen camdan çekmişti. Kerem yağan karı falan unutmuş komşunun çatısındaki kediye bakıyordu. O, hayran hayran bu kedi güzelini seyrederken karlı çatıya başka bir kedi geldi. Bir süre birbirlerini süzüp daha sonra da karşılıklı olarak öfkeli öfkeli hırlamaya başladılar. Sonunda karların üstünde bir kavga başladı. Kerem olduğu yerde duramıyordu; sanki sevgilisini elinden alıyorlarmış gibi geliyordu ona. Olduğu yerde çaresizce hoplayıp zıplayan Kerem, belki karşıdaki erkek kedi, sesini duyup korkar diye avazı çıktığınca bağırıyordu. Sonunda erkek kediyi kaçırmıştı, Kerem’in sevgilisi olarak düşündüğü ve renginden dolayı ona Tekir adını taktığı kedi. Bir süre sonra da kedi güzelinin o başarısından dolayı sevincinden yerinde duramayan Kerem’e patisini sallayıp Tekir de ayrıldı çatıdan; giderken de iki kez arkasına dönüp gözlerini süzerek bakmayı unutmamıştı. “Yarabbi, ne bakıştı onlar” diye geçirdi aklından Kerem.

Ne yapabilirim bu durumda diyordu Kerem. Bir süre, dışarı çıkabilmesi için açık bir yer bırakmasını, Elvan’a nasıl anlatabileceğini düşündü. Daha sonra da bunu asla beceremeyeceğini anlayıp üzüldü. Niye insanlar konuşup isteklerini herkese anlatabiliyorlar da biz bunu niye beceremiyoruz, büyük haksızlık bu, diye geçirdi aklından.

Aradan beş gün geçmişti. Karşıdaki çatıya kedi güzeli Tekir her gün gelip Kerem’e bakıp göz süzmüş, giderken de patisini sallayıp gözlerini süzerek bakmıştı ona. Dayanılacak gibi değildi bu aşk. Bir yaşında sağlıklı bir erkekti Kerem. Aşk yaşamanın kendisinin de hakkı olduğunu düşünüyordu. Üstelik her gün ve gece çatılarda buluşan kedilerin seslerini dinliyordu. Ne yapıp edip başarmalıydı bu buluşmayı. Aklına gelen çareyi bu akşam Elvan eve geldiğinde uygulayacaktı. Sahibim bile demeyip arkadaşım dediği Elvan anlayışlı bir kızdı; ona bu yaptığı kaçamak için hak vereceğine kesin gözüyle bakıyordu Kerem.

Asansörün sesini dinlemeye başladı. Akşam olmuştu, bu saatlerde gelirdi Elvan. Asansör çatı katında durunca hazırlığını yaptı. Elvan kapıyı açınca aradan fırlayıp hızla merdivenlerden inmeye başladı Kerem. Bu duruma çok şaşıran Elvan, hiç böyle şeyler yapmayan kedisinin arkasından bağırıyordu: “Kerem, nereye gidiyorsun, dursana? Ne oldu sana böyle? Gel buraya? Hiç böyle şey yapmazdın sen?” deyip arkasından o da koşmaya başladı merdivenlerden aşağıya doğru. Fakat Elvan’ın şaşırıp da bir an duraksamasından yararlanan Kerem arayı epeyce aşmıştı; üstelik de merdivenlerden hoplaya zıplaya beşer altışar ayak iniyordu. Sokak kapısına indiğinde şansı yardım ettiğine inanan Kerem, dışarıdan gelen birisinin kapıyı açmasıyla dışarıya fırladı. Elvan bir süre baktı kapının önlerine, kediye benzer bir şey görünmüyordu ortalıkta. Aslında, Kerem çalıların arasına büzülmüş, kendisini arayan Elvan’dan saklanıyordu. Yapacağı bir şeyin olmadığına, Kerem’in dönüp dolaşıp eve geri döneceğine inandığı için asansöre binip yukarıya çıktı. Çatı katına gelip asansörün kapısını açtığında karşı dairede oturan yaşlı kadına rastladı. Birbirlerinin hatırını sorduktan sonra Elvan Kerem’in yaptığını anlattı yaşlı komşusuna, belki bir akıl verir kendisine diye.

Kadın: “Doğaldır kızım, Mart ayında olur böyle şeyler, benim kedi de üç gündür eve girmiyor” dedi.

Elvan bunu düşünemediği için kendisine kızdı. Sevgilisi vurulalıdan beri Elvan öyle şeyler düşünmemişti hiç. Kerem’in sağlıklı bir kedi olduğu, Mart aylarında ara sıra dışarılara çıkması gerektiğini bilmeliydi. Üstelik de geçen Pazar onu karşıdaki çatıda duran bir kediyle bakıştığını görmüştü...

Kerem bir süre çalının dibinde saklanıp Elvan’ın içeriye girmesini bekledi. Elvan içeriye girince de karşıdaki apartmanın çatısına bir yolunu bulup çıktı. İlk ve büyük aşkı Tekir’in nerelerde olduğunu bilmediği için miyavlayıp ona sesini duyurmaktan başka çare yoktu. Başladı bağırmaya Kerem. Kendi sesini nasıl tanıyacaktı kedi güzeli Tekir? Gelen giden yoktu. Gidip dairelerin hepsinin kapısında bağırmayı düşündü ama sesini tanımayan sevgilisine kavuşmak için bunun da geçersiz bir yöntem olduğuna karar verdi.

Kar yağmaya başladığından kuru soğuk biraz yitirmişti etkisini. Bu kez de yoğun kar yağışı nedeniyle ıslanmaya başlamıştı Kerem. Gece gelmeyen Tekir, her günkü gibi yarın kesin olarak gelecekti ama ertesi sabaha kadar aç susuz ve bu soğukta nasıl bekleyecekti o. Sevda kolay değil, hele benimki gibi kara sevda diye düşündü Kerem. Bekleyecekti, ertesi gün saat kaçta gelirse gelsin kedi güzeli Tekir’ini bekleyecekti. Gidip ıslanmayacağı, kendisini biraz da soğuktan koruyan bir yer bulmaya karar verdi. Lapa lapa yağan karı ve bacadan tüten kalorifer dumanını arkasında bırakarak geldiği yoldan aşağıya indi. Kendi apartmanlarının kapısına gidip bir süre bekledi. İlk gelen kişiyle birlikte girdi apartmandan içeriye. Adam,”pist,”diye bağırdı, tekme atarak dışarıya çıkarmak istedi ama Kerem bunlara hazırlıklı olduğu için tekmeyi savuşturarak, aşağıya, kapıcı dairesine doğru fırlayıp kaçtı. Geceyi kapıcının temizlik yapmak için kullandığı, içinde büyükçe bir paçavra olan kovanın içerisinde geçirdi. Sabah uyandığında karnı acıkmıştı. Yapacak bir şeyi olmadığı için aç karnına sokağa fırlayıp yandaki apartmanın çatısına çıktı. Yağan kar dinmişti. Çatıda dün akşam yağıp biriken bir karış kar vardı.

Bacayı siper alarak beklemeye başladı Kerem, soğuk bir poyraz esiyordu. Aradan iki saat kadar geçtiği halde Tekir’i halen gelmemişti. Kerem bir an için büyük aşkı Tekir’in başka bir kediyi sevebileceğini düşünüp sarsıldı. Buna dayanamam diye geçirdi içinden. Onun için kendisini böylesine seven, ona güvenen, tek arkadaşı Elvan’dan kaçarak buralara gelmişti. Dün akşamdan beri çektikleri hep Tekir’in aşkı yüzündendi. Aç susuz, bu soğukta onu bekliyordu. Bir an Elvan’ın yüzüne nasıl bakacağını düşündü Kerem. Gerçekten iyi yapmamıştı; kim bilir şimdi nasıl merak ediyordur kendisini Elvan. Belki de kendisini düşündüğü için sabaha dek uyku uyuyamamıştır. Bunları düşünüp üzüldü Kerem. Onun kendisini ne kadar çok sevdiğini çok iyi biliyordu. Bir an, eve dönüp Elvan’ın bacaklarına sürtünüp kendisini bağışlamasını istemeyi düşündü. Vakit geçmişti, bu saatte çıkmış oluyordu evden Elvan. Onun için de bekleyip görecekti Tekir’i. Daha sonra sürtünüp gönlünü alırım Elvan’ın diye düşündü.

Bir saat kadar daha bekledi, soğuğa alışkın olamadığı için üşümeye başlamıştı. Bugüne dek dışarıya hiç çıkmamıştı. Dışarısı diye çıktığı yer ya balkon olurdu, ya da kapı açık olduğunda dairelerinin önü. Bundan sonra fırsat yaratıp ara sıra dışarıya çıkması gerektiğine karar verdi. Bunu bir biçimde anlatacaktı Elvan’a. Anlayışlı kızdı Elvan, kendisine hak vereceğine inanıyordu. Bunları düşünürken yüreğinin aniden küt küt diye attığını duydu. Karşıdan salına salına geliyordu kedi güzeli Tekir. Kerem de ona doğru yürüdü. Yan yana gelince de bir süre bakıştıktan sonra Kerem Tekir’in yanaklarını yaladı. Daha sonra da karşılıklı yalamalar başladı. Bu yalamalar ve sürtünmeler sürerken ikisi de çok mutluydular. Tekir’in yaşı biraz büyük olduğu için daha önce kendisinin birkaç sevgilisi olmuştu; Kerem ilk kez bir sevgili bulmuştu; onun için de heyecandan kalbi fena halde çarpıyordu. Üstelik de Tekir çok güzeldi. Bir an fazla parmaklı patisi aklına geldi. Acele karların içine gömdü onu. Bu hareketini Tekir görmüştü. Karları eşeleyip o Kerem’in ayağını ortaya çıkardı. Bunun bir kusur olmadığını genç sevgilisine anlatmak için eğilip bir güzel yaladı fazla parmaklı patisini.

Bu zamana dek Tekir’i burada beklemekle iyi yaptığını düşündü Kerem. Deminki evden kaçmakla yaşadığı pişmanlığı çoktan unutmuştu. “İyi ki vermişim buluşma kararını” deyip keyifleniyordu. Kar yeniden yoğun biçimde yağmaya başladığı için görüş uzaklığı pek fazla değildi. Tekir’e pati salladığı kendi apartmanlarındaki pencereye baktı. O zaman düş gördüğünü sanıyordu, şimdi ise gerçeğin tam ortasına düşmüştü. Bunları düşünüp yeniden yaladı Tekir’i. Tekir’in de mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Kedi güzeli sevgilisi öyle işveli bakıyordu ki, bu bakışlar Kerem’in aklını başından alıyordu sanki. Aşk sarhoşluğundan olacak, biraz da yoğun kar yağışındandır belki, birkaç metre kadar yanlarına sokulan üç erkek kediyi görememişti Kerem. Tekir’in onların geldiği yöne arkası dönük olduğu için üç erkek kediyi görmemesi doğaldı. Kerem’in bakış yönünden gelmişlerdi kediler. Geçenlerde, Kerem camdan Tekir’e bakarken gelip onu rahatsız eden erkek siyah kediydi gelenlerden biri. Onun yanında gelen iki kediyi tanımıyordu Kerem ama Tekir çok yakından tanıyordu o gelenleri de. Daha önceki yıllardaki sevgilileriydi gelen diğer iki kedi.

Üç kedi Kerem’e bakıp kabararak bağırmaya başladılar. Akortsuz orkestra gibi ses çıkartıyorlardı. Bir an düşündü Kerem; bırakıp kaçsa rezil olacaktı, üç kediye karşı koyması da olanaksızdı. Ne yapmalıydı bu durumda. Üstelik gelenlerin daha önceki yıllardan deneyimleri olmasına karşın Kerem daha hiç kavga etmemişti. Televizyonda bir kez gördüğünü saymazsa, gerçek kavga da görmediği için bu işin nasıl yapılacağını bilmiyordu. Yine de ne olursa olsun ölümü göze alarak dövüşmeye karar verdi. Sevgilisini kimseye kaptırmayı düşünmüyordu. Sevgilisini elinden alacak olan onun cesedinin üzerinden geçmeliydi. Ancak bir sevgili bulabilmişti, üstelik de kedi güzeliydi o...

Tekir de Kerem’le birlikte olmuş gelenlere hırlıyordu. O da, yıllardır kavgalarına tanık olduğu üç kediye karşı bu işin güç olduğunu bildiği halde aşağıdan alıp teslim olmuyor, yeni sevgilisine yanında olduğunu gösterip cesaret veriyordu. Sonunda, geçen gün Tekir’i rahatsız eden siyah kedi saldırıya geçti. Kerem’e attığı pençe gerçekten yamandı. Sersemleyen genç aşık, bilinçsizce pençelerini sağa sola sallamaya başladı. Onun yerini bulmayan çabalarına karşı beyaz erkek kediden de ikinci bir pençe yedi Kerem. Bu pençeler sürerken Tekir elinden geleni yapıyor, ancak erkek kedilerden birinin darbelerinden önleyebiliyordu Kerem’i. İki usta dövüşçü olan diğer erkek kediler Kerem’in canını çıkarıyorlardı. Her şeye karşın yılmıyordu Kerem, tüylerinin rengi, kendisinden akan kanlardan kırmızıya dönmüştü. Dövüş yirmi dakika kadar sürmüş, sonunda Kerem’in gücü tükenip boylu boyunca karların üstüne uzanmıştı...

Üç erkek kedi, sevgilisi Kerem’i bu hale getirdikten sonra Tekir’den bugünlük bir hayır gelmeyeceğini bildiklerinden, çalım satıp bıyık bükerek uzaklaşmışlardı oradan. Tekir, baygın halde yatan Kerem’in kanlarını yalayıp, karlar üzerinde boylu boyunca yatan sevgilisinin kendine gelmesi bekledi. Bir saat kadar sonra kendine gelen Kerem, sevgilisi Tekir’in yardımıyla çatıdan indi. Komşu apartmanın bahçesinde siper bir yer buldular. Tekir’in kendi evlerinden ağzıyla getirdiği büyükçe bir parça mancayı zorla yedi Kerem. Ağzı da yaralandığı için rahat yiyememişti Tekir’in getirdiği mancayı. Karnı doymuştu ama üşüyordu. Sevişip koklaşacak hali de kalmamıştı. Kanlar kurumuştu ama yara yerleri çok acıyordu. Bir an önce Elvan’ın gelmesini bekliyordu. Karanlık basana dek Tekir de bekledi onun yanında. Elvan’ın geleceği saatte apartmanlarının önüne kadar yürümesi için de yardım etti Kerem’e. Elvan gelirken onun yoluna çıktı Kerem, halsizlikten sallanıyordu kedicik. Elvan rengi değişen ve ayakta zor duran Kerem’i ilkin tanıyamamıştı. Sesini duyunca tanıyabildi ancak. Kedisini o halde görünce keskin bir çığlık atmaktan alıkoyamadı kendisini. Elvan az daha düşüp bayılacaktı. Kanları kuruyan ancak yaraları çok kötü görünen kedisini kucakladı. Apartmandan içeriye girmedi Elvan; doğru veterinerin yolunu tuttu. Geri dönüp giderken bir ara gözüne boynunda mavi boncuk olan Tekir ilişti. Bir Pazar günü karşı apartmanın çatısından kendi evinin penceresindeki Kerem’le bakışırken kedi oydu. Durumu anlar gibi olmuştu Elvan...

Kerem’in durumunun iyi olmadığını gören veteriner onu yaralarını temizleyip gerekeni yaptıktan sonra ölümcül bir durumunun olmadığını, yaralarının mikrop kapmaması için yazdığı ilaçları almasını ve kullanılma biçimini anlattı Elvan’a. Üniversite harçlığının bir bölümünü veterinere ve ilaçlara veren Elvan, kucağında sevgili kedisi Kerem ile eve döndü. Evin önüne geldiğinde boynunda mavi boncuk olan, Kerem’in, adını Tekir taktığı kediyi gördü. Hayvan onları görünce öyle bir miyavladı ki; sanki: “Nasıl tehlikeli bir durum var mı?” diyordu gelenlere. Elvan kucağındaki Kerem’i yavaşça onun önüne indirdi. Tekir Kerem’in yanaklarını yaladı. Canını acıtmamaya çalışarak süründü ona. Bu sırada on bir-on iki yaşlarında bir oğlan çocuğu biraz ilerideki apartmanlarının önünde birisine bir şeyler sorduğunu duydu Elvan:

“Boynunda mavi boncuk takılı tekir bir kedi gördünüz mü acaba buralarda? Eve dönmedi de.”diyordu çocuk.

“Görmedim,”diye yanıtladı onu bir erkek sesi.

Çocuğun, veterinerden dönmelerini bekleyen bu kediyi aradığını anlamıştı Elvan. Biraz ileriye doğru yürüyüp seslendi:

“Aradığın kedi burada, gelir misin?”

Çocuk koşarak geldi. Kediyi çok sevdiği belli oluyordu. Onu görünce:

“Nerelerde kaldın Aslı?” deyip kucakladı kedisini.

“Karşıdaki apartmanın kaç numaralı dairede oturuyorsunuz siz?” diye sordu Elvan, çocuğa. Kerem’in bu aşkı böyle bitsin istemiyordu anlaşılan.

“Yedi numarada,” deyip, kucağında kedisiyle hızla uzaklaştı oradan çocuk. Ama çocuk, oradan uzaklaşırken Aslı’nın Kerem’e bakıp niye miyavladığını, Kerem’in de miyavlayıp ona niye karşılık verdiğini bilmiyordu...
Hasan Öztürk
editor@minikpati.com

Tüm Hikayeler