Türküler

Kamyonu bir deponun önünde park eden şoför aşağı inince, yolculuğun burada son bulduğunu anlayan Çiftgöz de kasadan aşağı atlar. Sırtında sazıyla kamyonunun kasasından aşağıya atlayan kediyi gören şoför çok şaşırmıştır. Kim olsa şaşırırdı bu duruma. (Ben yazarken bile şaşırdım) Kediyle şoför bir süre bakışırlar. Kedi başını öne eğerek kendisini selamlayınca bunun bir teşekkür olduğunu anlayan şoför, eliyle yarı asker selamı vererek depoya girer. Bir süre boğazın nerede olduğunu arayan Çiftgöz kulağına gelen bir sesle mutlu olur. Ağzından Boğaz lafını duyduğu adamın peşine düşer. Bir binaya giren adamın peşinden birinci kata çıkan, açılan kapıdan girmeye kalkan Çiftgöz sıkı bir tekmeyle gerisin geriye uçup havalanırken, peşine düştüğü adam söylenir: “Ne işin var lan kedi senin boğaz burun kulak doktorunda?” Merdiven eşiğine oturan kedicik sazını eline alıp bir türkü söyler.



Ah şu talihsiz başım
Yine ters gitti işim
Açlık bir yandan dostlar
Bir yandan geldi çişim

Bu sazım da olmasa
Ne yapardım bilmezdim
Gözlerim nehir olsa
Gözyaşımı silmezdim

Neredeysen bir ses ver
Neredesin Çakırım
İnan senin uğruna
İstanbul’u yakarım

Üşüyorum Çakırım
Yağmur var hava soğuk
Şimdi dışarı çıkıp
Bulmalıyım bir kovuk

Açlıktan ayaklarım
Tiril tiril titriyor
Kedilerin tanrısı
Derdim niye bitmiyor