Minik Pati, yardıma gereksinimi olan evcil hayvanların sahiplendirilmesi düşüncesiyle yapılmıştır. Sokakta da olsa, tehlikelerden uzak biçimde, sağlıklı olarak yaşayabilen hayvanların ilanları sitede yayınlanmaz. İlan sahibi, veteriner, konaklama, aşı parası gibi adlar altında, alıcıdan ücret talep edemez.

Duyuru ve Haberler

Hayvan ve Çocuk (26/12/2007)

Cuma günü hayvanları yazmıştım. Ne kadar "hayvansevmez" bir toplum olduğumuzu... Yüzyıllardır atla, köpekle, inekle, koyunla, eşekle yaşayan bir toplumun geleneksel olarak hayvansever olması gerektiğini de... Ama ne yazık ki öyle olmadığını, hayvanın etinden, sütünden, tüyünden, gücünden yararlanma bitince görünürdeki dostluğun bittiğini de...

O yazı ile ilgili olarak okurlarımızdan aldığım sayısız elektronik mektup, Türkiye'de gerçekten hayvansever insanların bulunduğunu gösterdi.

Hayvanlara yapılan işkence ve kötü davranışlara birkaç örnek vermiştim. Meğer daha neler varmış. Okurlar daha ne örnekler veriyorlar. Burada dile getirmeye insanın içi elvermiyor.

***

Okurların en çok üstünde durduğu konuların başında hayvan-çocuk ilişkisi geliyor. Belli ki, hayvanları korumak gibi saygın bir misyonu üstlenmiş insanlar, sivil toplum örgütleri olayın farkında ama hayvan besleyen insanlarımızın birçoğu farkında değil. "Nasıl yani?" diye soruyorlar.

Ben de psikologlardan öğrendim.

Şöyle:

Anne-babalar genellikle çocuklarını sevindirmek için eve bir yavru köpek alıyorlar. Çocukla birlikte köpek de büyüyor. İki arkadaş gibi, iki kardeş gibi birbirlerini seviyorlar. Evde bir hayvanın varlığı çocuğun psikolojik gelişimine önemli katkı yapıyor. Çocuk daha mutlu, daha sevecen, insanlarla ve arkadaşlarıyla daha kolay iletişim kurabilen bir çocuk oluyor.

Ancak... Köpek çocuktan daha çabuk büyüyor. Artık ihtiyaç kalmadığını düşünen anne-baba hayvanı kimseye veremeyince sokağa bırakmaya karar veriyor. Çocuğu için önce bir güzellik yapan o insanlar birden canavar kesiliyor.

Ve köpeği bir biçimde sokağa, ormana, açık bir araziye bırakıp eve dönüyorlar. Kimi zaman çocukla birlikte, onu da suç ortağı yaparak. Küçüğün bütün itirazları, ağlayıp sızlamaları işe yaramıyor.

Köpeği sokağa atmakla bir sorundan kurtulduğunu sanan anne-baba asıl büyük bir sorunu kendi elleriyle yarattığının farkında bile değil.

***

O çocuğu bekleyen ciddi bir bunalımdır artık. Artık çocuğun kafasında cevabını vermek istemediği bir soru, yüreğini için için kemiren bir kuşku vardır:

"Bu evde ben ve köpeğim iki kardeş, iki arkadaştık. Benim gibi köpeğime de iyi bakıyor, yedirip içiriyor, ilgi ve sevgi gösteriyor, hastalandığı zaman doktora götürüyorlardı. Ama bir gün, birden onu götürüp sokağa attılar. Demek ki bunlar bir gün birdenbire beni de sokağa atacaklar."

Ve bu korku, bu kuşku çocuğun içinden çıkmıyor. Dile getirmese de anne-babasına bakışı değişiyor. Çeşitli şekillerde kendini gösterebilen travmalar yaşıyor. Büyük olasılıkla çocuktaki değişimin nedenini çözemeyen anne-baba bu kez çocuğu hastanelere taşımaya başlıyor.

Fazla söze gerek var mı?

HİKMET BİLA - Cumhuriyet Gazetesi'nden alınmıştır.

Tüm Duyuru ve Haberler